Turizm sektörümüzün ülke kalkınmasına olan katkılarını her geçen yıl daha net bir şekilde hissettiriyor.“Turizm, ülke ekonomimizde 50’den fazla iş kolu ile doğrudan ilişkisi bulunan ve bacasız sanayi olarak adlandırdığımız sektörümüzün, dolaylı ve dolaysız istihdama katkısı yüksektir. Turizm sektörü; sürekli istihdam yaratan bir sektördür. Ayrıca, cari açığın azaltılmasındaki önemi özellikle ülkemiz için önemlidir. Turizm sektöründen elde edilen gelir, diğer sektörlere de doğrudan etki etmektedir. Sanayi ve tarım gibi sektörler ile turizm sektörünün üst düzey girdi-çıktı ilişkisi bulunmaktadır.Turizm hareketlerine katılmak maksadı ile bir ülkeyi ziyaret eden turistler, bu süreçte yalnızca konaklama değil; yeme içme, eğlence, ulaştırma, alış-veriş ve kültür turları ile hizmetlerden yararlanırlar. Böylece turizm yerel halkı da kapsayan geniş yelpazede ekonomik girdi sağlamaktadır.


Ülkede gereksinim duyulan toplam istihdama, turizm sektörünün yarattığı genel istihdam önemli bir etki oluşturmaktadır. Turizmin emek yoğun bir sektör olduğu da göz önünde bulundurulduğunda, ülkenin toplam istihdamına çok büyük katkı sağlamaktadır.


Tekrar belirsizlikler içinde yeni bir turizm sezonuna giriyoruz. Bu sene beklenen tarih yine olmadı. Turizm işçisi borç batağında. Geçen sene kayıp bir yıldı turizm işçisi için. Kısa çalışma ödeneği bu dönem kurtarıcı olmuştu. Artık kısa çalışma ödeneği de bitti. Şimdi büyük bir belirsizlik var. Örgütlü olan otellerde çalışanlar bu konuda biraz daha şanslı. Diğer yerlerde ise işverenin vicdanına kaldı… Turizm işçisinin sesini duymak zorundalar. Evini, arabasını satan arkadaşlarımız var. Banka borçları yüzünden haciz gelenler var. Buna dur demezsek daha büyük sorunlar olacak. İlerleyen yıllarda yetişmiş turizm işçisi bulmakta zorlanılacak. Süreç uzuyor, bizler kısalıyoruz. Bu süreçte Turizmciler unutuldu. Mart ayında restoranların açılmasıyla ve kısıtlamaların sınırlı olarak sonrasında da restoranlara muafiyetler ve destekler geldi. Ancak turizm sektörüne destek yok. Sezona başlayacağımız Ramazan ayında da kısıtlamalar, yasaklar geldi. Ancak yasaklar kalkmış gibi kısa çalışma ödeneği son buldu. Yanlış planlamalarla, mart ayındaki birden olumsuza döndü.

Vaka sayısı 50 binlere tırmandı ve dünyada en çok vaka görülen ülkelerde ilk sıralara Türkiye yerleşti.Bu turizmdeki pozitif tabloyu da tersine döndürdü. Mart sonunda rezervasyon akışı da geriye döndü. Önümüzü görememeye başladık. Nisan-mayısta açmayı planlıyorduk. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Rusya ve Ukrayna arasındaki gerilim, Avrupa ülkelerinin pandemi dolayısıyla seyahat izinlerinde renk uygulamalarına geçecek olması da rezervasyonları yavaşlattı. Sektörün kalifiye elemanını kaybetmemesi için kapalı olacağı 2 ay daha kısa çalışma ödeneği desteğine ihtiyacı var.“En önemli risk açılışların olacağı, turizmin hazır olacağı haziran ve temmuz aylarına kadar çalışanlarımızı elimizde tutamamamız. Sektörün elinde olmayan durumlar oluştu. İyi giden tablo kötüye döndü. Turizm sektörünün acil ve öncelikli sektör olarak belirlenip nisan ve mayıs aylarında da destek talep ediyoruz”


Turizmde maliyetlerin yüzde 40’ı personel giderleri. En değerli varlığımız da çalışanlarımız. Sektörde herşey yoluna girmiş değil. Olumlu tablo bir ayda terse döndü. Aşılamanın geç olması, kaynak pazarlarımızda da yaşanan gelişmelerle gördük ki öngörülerimiz tutmadı. Nisanda başlar demiştik mayısa kaydı belki o da kayacak. Nisan ve Haziran arası sıkıntılı günler devam edecek gibi görünüyor. Çalışanlarımızı ücretsiz izne yollayarak haziran-temmuza varmamız zor görünüyor. Bu sefer özellikle 2020’nin de yükü omzumuzda. Borçlanmıştık, daha da borçlanırsak sektör batacak duruma gelir. 
Hangi koşullarda KÇÖ müjdesinin verildiğini cumhurbaşkanımız kamuoyuna açıklamıştı. KÇÖ’nün sona erdirildiği günümüzde acaba o günün koşullarına göre herhangi bir iyileşme var mı? Seyahat kısıtlamaları mı kalktı? Hasta sayısına baktığımızda, işler o kadar vahim boyuta varmış ki, Avrupa’da birinci, dünya ölçeğinde ise Hindistan’ın ardından ikinci sıradayız. Bırakın bir yıl önce başlayıp, daha hafif koşullarda bile sürdürülen KÇÖ ödemesi, geçmişe göre daha kötü koşullarda sağlık sorunlarıyla baş etme zorunda kalan ülkemizin turizmcileri bu karar ile yalnızlığa, açlığa, terkediliyor. Hükümetin turizmcileri cami avlusuna bırakma tercihi hem insanlığa hem turizme, hem de ülkemizin nadide turizm emekçilerine, yatırımcılarına, işletmecilerine reva görülmemelidir.


“15 aydır kasasına 1 TL girmeyen seyahat acentalarımız var. Artık birinin bunları açıkça dile getirmesi gerekiyor. Turizm A’dan Z’ye kadar her alanda profesyonel ve ‘Safe Tourisme’ uygun bir sektör. Ancak devletin pandemiye ilişkin gerçek rakamlarını ve desteğini görmek mecburiyetindeyiz. Biz bilgi alalım ki, program yapalım. Bugün pazarlama çalışmalarını da yapamıyoruz. Marketing masrafları çok yüksek ve boşa reklam yapmak istemiyoruz. Durumumuz nedir, hangi piyasalarda hangi en optimal çalışmayı yapabiliriz,Bunları da bilmiyoruz.Bu ülkenin nadide turizm çalışanlarının yeri, cami avlusu değildir, terk edilmişlik hiç değildir. Turizmciler bu ülkenin baş tacı olmalıdır.


Sayın Turizm Bakanı,’’ turizmden uzak durmayın... Biraz sahaya inin’’ diye buyurmuş !Biz sahayı hiç terketmedik Sayın bakan; Teşvik edici,her tutarsızlıkları, her yanlışları ve her zikzakları ile ilk önce turizme bedel ödetmeyen. tüm turizmcilere, yol gösterici, kucak açan bir bakan, bir bakanlık umut ediyoruz sadece.