İSTANBUL (AA) - Türk yargı kurumlarını Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklere uyumlu olacak şekilde güçlendirerek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru sistemini destekleme ve gelişmesine katkıda bulunmayı amaçlayan "Anayasa Mahkemesi Bireysel Başvuru Sisteminin Desteklenmesi Ortak Projesi"nin kapanış konferansı, İstanbul'da gerçekleştirildi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, buradaki konuşmasında, bireysel başvurunun getirilişinin iki temel amacı olduğunu belirterek, anayasa koyucunun bir taraftan ilkesel olarak bireysel başvurunun Türk hukuk sisteminde temel hakların korunması standardını yükseltmek için bu sistemi getirdiğini ifade ettiğini, diğer taraftan da pratik düzlemde Türkiye'de insan hakkı ihlali iddialarının ulusal sınırlar içinde ele alınarak ulusal yargı mercileri tarafından çözümlenmesini, ulusal sınırlar dışına bu iddiaların mümkün olduğu kadar taşınmamasını hedeflediğini ifade etti.

"Bu noktada 7 yıl sonra bu iki amacın da önemli ölçüde gerçekleştiğini memnuniyetle ifade etmek isterim." diyen Arslan, şöyle devam etti:

"Birincisi. ilkesel olarak gerçekten Anayasa Mahkemesi, bireysel başvuru sistemini etkili bir şekilde uygulamak suretiyle Türkiye'de temel hak ve özgürlüklerin standardını yükseltmiştir. Anayasa Mahkemesi 7 yıl önce bugün 23 Eylül 2012'de uygulamaya geçen bireysel başvuruda çok önemli, çığır açan kararlar verdi ve çok zor kararlar verdi, zor şartlarda zor kararlar verdi. Yaşama hakkından ifade özgürlüğüne kadar hemen her alanda bir taraftan binlerce insanın hak ihlali iddialarını karara bağladı ve ihlal tespiti yaptı, diğer taraftan da bu kararları vermek suretiyle ülkedeki temel hak ve özgürlüklere ilişkin bir çok hukuki meseleyi çözüme kavuşturdu."

İkinci hedefin daha ölçülebilir bir hedef olduğunu aktaran Arslan, "Anayasa koyucunun amacı hak ihlali iddialarının ülke sınırı içerisinde ele alınmak suretiyle uluslararası yargı organlarının önüne hak ihlali iddialarının taşınmamasıydı." dedi.

AİHM önünde Türkiye'den yapılan başvuru sayısını ve ihlal sayısını azaltmanın pratikteki hedef olduğunu belirten Arslan, "7 yıl sonra geldiğimiz noktada bu pratik hedefin önemli ölçüde gerçekleştiğini görebiliyoruz. 2012 yılında bireysel başvuru henüz başlamadan AİHM’in önünde 16 bin 900 başvuru vardı. Türkiye’den yapılan 16 bin 900 başvuru vardı. Bugün baktığımızda bu başvuru sayısı 8 bin 800. Bunun yaklaşık yarısının da 15 Temmuz 2016 sonrası yapılan başvurular olduğunu ifade ettiler. Türk Anayasa Mahkemesine bireysel başvurunun kabulüyle anayasa koyucunun pratik amacı da önemli ölçüde gerçekleşmiş oldu ve AİHM'e Türkiye’den yapılan başvuru sayısı da ihlal sayısı da önemli ölçüde azaldı." değerlendirmesini yaptı.

Anayasa Mahkemesinin ihlal bulmadığı veya kabul edilemezlikle sonuçlandırdığı başvuruların bir kısmının AİHM'e gittiğini ve AİHM'in bu başvuruların çok azında ihlal bulduğunu aktaran Arslan, bunun da bireysel başvurunun önemli ölçüde amaca hizmet ettiğini gösterdiğini dile getirdi.

7 yıllık süreçte bireysel başvurunun sıkıntılı yanlarının da olduğunu belirten Arslan, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bu 7 yıllık süre hiç kolay geçmedi. Bireysel başvurunun hazırlık aşamaları dahil başlangıcına şahit oldum. Bugün hala bireysel başvuruyla uğraşıyoruz. Gerçekten hiç kolay geçmedi. Hiçbir ülkenin bireysel başvuruyu benimseyen hiçbir ülkenin Anayasa Mahkemesinin görmediği kadar ağır iş yükü ile karşılaştık. Başlangıçta iş yükümüz çok ağır değildi. 4 bin, 5 bin, 10 bin civarında derdest başvurularla gidiyorduk. Fakat bunun böyle olmayacağını biz tahmin ediyorduk. Bugün geldiğimiz noktada gerçekten yine dünyada hiçbir Anayasa Mahkemesinin karşılaşmadığı bir iş yüküyle karşı karşıyayız. Şu anda derdest 47 bin bireysel başvuru var Anayasa Mahkemesinin önünde. AİHM'e 47 ülkeden toplam yapılan başvuru sayısının 62 bin olduğunu düşünürsek 47 bin bireysel başvurunun Türk Anayasa Mahkemesi açısından ne büyük bir yük getirdiğini daha rahat anlayabiliriz."

Muhabir: Çiğdem Alyanak