Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir’de incelemelerde bulunarak tramvay temel atma törenine katıldı. Efendim hepinize şükran borçluyum. Bir İzmir milletvekili olarak sizlerle beraber olmanın onurunu ve gururunu yaşıyorum. Hepinize yürekten teşekkür ederim.“Mart’ın sonu bahar” dedik, evet Mart’ın sonu bahar oldu. Ama bütün Türkiye’ye getireceğiz Mart’ın sonunu ve bütün Türkiye’ye huzuru getireceğiz, birlikteliği getireceğiz bütün Türkiye’ye. Bu konuda çok kararlıyım, azimliyim, hiçbir güç inandığım yoldan beni döndüremeyecektir. Birlikte, halkla birlikte, halkın bütün katmanlarıyla birlikte bu ülkeye demokrasiyi getireceğiz, sevgiyi getireceğiz, huzuru getireceğiz, kaygıyı, tasayı uzaklaştıracağız. Amacımız bu. Ayrıca İzmir milletvekili olduğum için de son derece mutluyum. Böyle çağdaş bir kentin milletvekili olmak benim için gerçekten bir ayrıcalık ve bir onur.


İki değerli başkanımızı dinledik. Az önce sel felaketi dolayısıyla mağdur olan vatandaşlarımızı, esnafımızı da gezdik, onları da dinledik. Dertleri var doğru, büyük zararlar gördüler doğru ama bu konuda belediyemiz gerçekten güzel çalışıyor, belediye başkanlarımız güzel çalışıyorlar. 2 bin 554 hane ve işyerinde sorun var, bunlarla ilgili tespitler yapılmış vaziyette. Yaklaşık 7 milyon 31 bin liralık bir katkı, yardım, maddi ve manevi yardım esnafımıza yapılacak. Kendilerine bu söylendi. Sanıyorum Pazartesi günü belediye meclisinde bu karar alınacak ve uygulamaya konacak mağdur olan bütün vatandaşlarımız için. Sel gelsin veya gelmesin onun dışında İzmir gibi güzel bir yerde bütün Türkiye için özlem duyduğum bir tabloyu tekrar hatırlatmak isterim; hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği, her çocuğu annesinin huzur içinde yatırdığı bir Türkiye, bir İzmir istiyoruz. İzmirli belediye başkanlarımız bu konuda çok kararlı ve azimli. Aynı kararlılığı inşallah Türkiye genelinde yaşama geçireceğiz.
Değerli arkadaşlarım, Çiğli tramvay hattı konusunda bilgiler verildi. 11 kilometrelik bir hat, 14 istasyondan oluşuyor ve iki yıl içinde tamamlanacak. İnşallah ikinci yılın sonunda gelip kurdeleyi beraber keseceğiz, Çiğlilerin ve İzmirlilerin hizmetine sunmuş olacağız. Az önce yine bir metro istasyonu, yapımı devam eden bir metro hattını gezdik. Yüzde 72’si tamamlanmış vaziyette. O da kısa süre içinde tamamlanacak İzmirlilerin hizmetine sunulmuş olacak.

En önemlisi ve değerlisi Buca metrosu. Sayın Başkan lütfetti, dedi ki Sayın Genel Başkan bu müjdeyi siz verin. Evet Buca metrosuyla ilgili önemli bir gelişme var. Gelişme dediğim şu değerli arkadaşlar. Türkiye Cumhuriyeti Devletini düşünün ve bunun hazinesini düşünün, hazineyi yöneten bakanlığı düşünün. Bunlar uluslararası piyasalardan Türkiye Cumhuriyeti Devleti hükümeti borç alırken doğal olarak faiz ödüyor. En son aldıkları borç dolayısıyla ödedikleri faiz yüzde 5 – 6 civarında. Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi 1 milyar 70 milyon avroluk borçlanmayı yüzde 3’le yaptı. Olağanüstü bir rakam. Yani Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ödediği faizin yarısı kadar bir faizle İzmir Büyükşehir Belediyesi borçlanma yapabiliyor. Bu ne demektir? Bizim belediyelerimizin uluslararası alanda, uluslararası finans kuruluşlarının gözünde Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hazinesinden daha iyi ve daha güvenilir olduğunu gösteriyor.

Bu bizim için gurur vesilesidir. İnşallah iktidara geldiğimizde, altını özenle çizeyim dostlarımızla birlikte iktidara geldiğimizde, Türkiye Cumhuriyetinin tarihini değiştireceğiz. Türkiye Cumhuriyeti Devletini bütün uluslararası alanda ve arenalarda güçlü kılacağız. Belediyelerimiz nasıl borçlanıyorlarsa yüzde 3’le, onlar nasıl borçlanıyorlarsa yüzde 5 – 6’larla bu çifte standardı kaldıracağız. Devletimizin hazinesi de güvenli olacak. Neden güvenli değildir sorusunu sormamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hazinesi neden uluslararası piyasalarda güvenli değil? Türkiye Varlık Fonu, en değerli şirketlerimizi bünyesinde bulunduran Varlık Fonu üç kez uluslararası borçlanmaya çıktı, yüzde 5 – 6 faiz ödemek istemesine karşın hiç kimse borç vermedi. Ama İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız ben bir metro hattı yapacağım, ciddi bir metro hattı, İzmir’in ulaşım sorununun çözümüne çok önemli katkı yapacak dedi, 1 milyar 70 bin avroluk borçlanmayı yüzde 3 faizle kabul ettiler. Bu ne demektir? Belediyemizin uluslararası alandaki kredisi çok daha yüksek. Bu bize gurur veriyor. “Mart’ın sonu bahar”la birlikte yeni aldığımız bütün belediyelerde göreceksiniz mali gücü yüksek, uluslararası saygınlığı olan belediyeleri yeniden inşa edeceğiz. Türkiye genelinde yeniden inşa edeceğiz. İhalesi 15 Şubat’ta yapılacak, uluslararası bir ihale yapılacak, ihaleler her zaman olduğu gibi saydam olacak. Öyle adamını bul gel işte sana ihaleyi vereyim sen de biraz bize para ver dönemi yok bizim belediyelerde. Bizim belediyelerde bütün ihaleler şeffaf, halka açık, YouTube’dan yayınlanıyor, herkes görüyor, herkes biliyor. Ve herkes Türkiye’de şunu bilmeli Cumhuriyet Halk Partili belediyeler tıkır tıkır çalışıyor, bütün işlerini yapıyorlar.


Değerli arkadaşlarım, 1 milyar 70 milyon avroluk bir borç alındı ama bunun 4 yılı ödemesiz. Oldukça iyi koşullarda ve 12 yılda ödenecek. Dolayısıyla bu önemli. Ayrıca Çiğli tramvay hattı dolayısıyla Başkanın sözleşmeye koyduğu bir hüküm, özellikle üniversitelerden yeni mezun olan ya da mezun olup da işsiz olan mühendisler için son derece önemli bir fırsat. İlk kez okuldan mezun olan yeni mühendisleri projede çalıştıracaklar. Bu da şartnameye bir koşul olarak kondu, bu da son derece değerli ve önemli. Her büyük kentin ulaşım sorunu var doğrudur. Ama belediye başkanlarının görevi de ulaşım sorununu çözmektir, otopark sorununu çözmektir. Belediye başkanları kentte yaşanan bütün sorunların temel muhatabıdırlar. Bu sorunları çözmek için çaba harcarlar ama yaptıkları harcamanın hesabını halka vermek zorundadırlar, halka hesap vermeyen bir belediye başkanı sorunlu bir belediye başkanıdır. Halka hesap vermek Hakk’a hesap vermektir, insana hesap vermektir. Doğruyu hayata geçirmektir. Her kuruşun hesabını kendi vatandaşına veren belediye başkanı doğru belediye başkanıdır, dürüst belediye başkanıdır. Bakın, biz yeni bir siyaset anlayışını Türkiye’de hayata geçirmeye çalışıyoruz; yeni bir siyaset anlayışı, halkına hesap veren siyaset anlayışı, harcadığı her kuruşun hesabını veren bir siyaset anlayışı, halkın günlük sorunları ve gelecekteki sorunları gören ve o sorunlara çözüm üreten bir siyaset anlayışı. Bunu yapmak istiyoruz. Belediyelerimizde bunu başlattık, sürdürüyoruz, inşallah iktidarda da bunu yapacağız. Her kuruşun hesabını vereceğiz. Bizler belediyelerden başlayarak hizmeti kendi halkımıza yapacağız. Kendi halkımızın zenginleşmesi için çaba harcayacağız. Bunlar 19 yılın sonunda Londra’daki bir avuç tefeciye dünyanın faizini ödüyorlar. En yüksek paralar oralara gidiyor. Ya faiz yükseliyor ya döviz yükseliyor.

Döviz-faiz endeksli bir politikayla bir ülkeyi yönetemezsiniz. Ülkeyi yönetmenin temel ekseni yatırımdır, istihdamdır ve üretimdir. Bunlar olursa işsizlik sorununu da çözersiniz. Ama bugün Türkiye’nin en temel sorunlarından birisi işsizliktir. Kiminle muhatap olsanız ailesinde mutlaka bir işsiz var. Üniversiteden mezun işsiz, olacak şey değil. 10 milyonu aşkın işsizimiz var. Ama sarayda oturanlar işsizlik sorununu bilmiyorlar. Çünkü sarayda işsizlik sorunu yok, sarayda yoksulluk sorunu yok. Sarayda bir maaş yetmiyor. Bir maaş, iki maaş, üç maaş, dört maaş alanlar var, beş maaş alanlar var. Onların derdi yok, tuzu kuru onların. Ama biz Türkiye’yi düşünüyoruz, 84 milyonu düşünüyoruz. Bir çocuk yatağa aç giriyorsa biz o akşam huzur içinde yatağa girmeyiz. Bir kişi işsizse o sorunu çözmek için mutlaka oturup düşünmemiz gerekiyor. Huzurun temeli nedir? Herkesin kazandığı bir Türkiye, herkesin ürettiği bir Türkiye, herkesin evine helal ekmek götürdüğü bir Türkiye. Biz bu Türkiye’yi özlüyoruz. Bu Türkiye’yi belediyelerimizden başlayarak inşa etmeye çalışıyoruz.

Dolayısıyla bizim belediyelerimiz getireceğimiz, öngördüğümüz yeni siyasetin öncüleridir. Koçbaşı onlar. Onlar çalışacak ve bütün Türkiye görecek. Belediye bunu yapıyorsa demek ki Cumhuriyet Halk Partisi iktidar olduğunda çok daha fazlasını yapacaktır, çok daha güçlü bir şekilde hayata geçirecektir.Değerli arkadaşlarım, bunları anlatıyorum doğru. Her gittiğim yerde anlatmaya çalışıyorum o da doğru. En tipik örneği; pandemi dönemini yaşadık, hepiniz maske takıyorsunuz, hepimiz sağlığımızı korumak istiyoruz, 5 maskeyi dağıtamayan bir iktidar düşünün. Nasıl dağıtacağız, kim dağıtacak, paralı mı olsun, bedava mı olsun. Ama bizim belediyelerimiz kendi bölgelerinde, kendi beldelerinde, artı talep geldiği takdirde bizim belediyelerimizin olmadığı yerlere milyonlarca maske gönderdiler. Öyle parayla falan da değil. Demek ki yapılabiliyor. Ama sarayda oturanlar bunu göremiyorlar. Biz biliyoruz, görüyoruz çünkü biz halkın içindeyiz, biz halkın partisiyiz, halk için çalışırız, halk için üretiriz, herkes için. Ayrıcalık yok bizim kitabımızda. Efendim şu partiden, bu partiden değil; bir kişi yoksulsa Cumhuriyet Halk Partili oradadır ve onun yoksulluğunu gidermek için her türlü çabayı gösterir ve göstermek zorundadır. Bizim belediye başkanlarımız bu süreçte gerçekten de tarih yazdı. Herkes bunu çok iyi biliyor, herkes. Milyonlarca kişiye maske dağıttık, yine milyonlarca kişiye nakdi yardım ve ayni yardım da yapıldı. Esnafın sorunlarının giderilmesi için her türlü çaba gösterildi.

Her türlü çaba, her türlü emek gösterildi, emek harcandı. Kahveciden tutun taksiciye kadar, servisçiden tutun okul kantincisine kadar, sanatçıdan tutun manavına kadar yardıma ihtiyaç duyan ne kadar kişi varsa hepsine yardımlar götürüldü. On binlerce öğrenciye tablet dağıtıldı. Binlerce çocuğun internetten yararlanmaları için imkanlar sağlandı. Daha da önemlisi hala 21.yüzyılın Türkiye’sinde birleştirilmiş sınıflar var. Yani aynı odada birinci, ikinci ve üçüncü sınıf öğrenciler bir arada okuyorlar. Aynı öğretmen birinci, ikinci ve üçüncü sınıf çocuklarımızı aynı yerde okutuyor. Biz şu çağrıyı yaptık, dedik ki, 11 büyükşehir belediye başkanlığının olduğu yerlerde bize milli emlak arsasını gösterin, biz size okul yapacağız, derslik yapacağız, size teslim edeceğiz, bizim çocuklarımız güzel okullarda okusunlar. Devletin yapamadığını, iktidarın yapamadığını 11 büyük kentte Cumhuriyet Halk Partisi olarak yapmaya talip olduk ve yine İzmir’den aynı çağrıyı tekrar yapıyorum. Biz yaparız çünkü biz her kuruşun hesabını veririz. Biz siyaseti köşeyi dönmek için değil biz siyaseti halk için yaparız. Siyaseti zenginleşme aracı olarak görmeyiz. Onlar siyaseti zenginleşme aracı olarak görürler. Bizim onlarla siyahla beyaz kadar farkımız vardır. Biz herkesin hakkına ve hukukuna saygılıyızdır. Onlar gibi değiliz. Biz herkesin huzur içinde yaşamasını isteriz.


Değerli arkadaşlar, bakınız pandemi döneminde Cumhuriyet Halk Partili belediyelere halkın güveni vardı. Halk belediyeye yardım yapmak istiyordu, yardım yapalım siz ihtiyaç sahiplerine ulaştırın diye. Tahammül edemediler, belediye hesaplarına yatırılan paralara el koydular, vermediler. Niçin? CHP’li belediyeler başarısız olsun, onlar da desin ki bak görüyorsunuz CHP’li belediyeler yardım yapmıyor. Ne oldu? Belediye Başkanı arkadaşlarıma şunu söyledim, önünüze engeller çıkarılır, bundan sonra da çıkarılacak, hiçbir belediye başkanının şikayet etmeye hakkı yoktur dedim; şikayet etmeyeceksiniz, engel varsa engeli aşacaksınız. Ne yaptılar? Banka hesaplarına el koydular, vatandaşın yoksula, fakire, fukaraya, ihtiyaç sahiplerine yardım için verdikleri paralara el koydular. Ne yaptık biz? Askıda fatura dedik vatandaşa. Fakirin, fukaranın elektrik borcu, doğalgaz borcu var, su borcu var ödeyeceksin; herkes ödemeye başladı, on binlerce kişinin elektrik, su, doğalgaz masrafları ödendi. Aracı belediye oldu. Yardım yapmak isteyen, yardım almak isteyenler bir araya gelmediler. Demek ki hangi engel çıkarılırsa çıkarılsın aşmasını bileceğiz. Hukuk içinde aşmasını bileceğiz.


Değerli arkadaşlarım, bu arada bakkal borcu olanlar vardı, onlar da ödendi. Hiçbir yurttaşımızı bir başka kişiye muhtaç hale getirmedik. Bu da bizim için çok değerli. Ve bir şey daha yaptık. Sadece ihtiyaç sahibi olanlara değil çalışanlara da saygılıyız biz, üretenlere saygılıyız biz, alın teri dökenlere saygılıyız biz. Çalışan, üreten, alın teri döken insanlar her zaman en değerli insanlardır. Bunlar havadan para kazanmıyorlar, bunlar yolsuzluk yapmıyorlar, bunlar çalışıyorlar, günün 24 saati çalışıyorlar. Kentlerin bakımı, kentlerin temizliği, kentin elektriği, kentin suyu, her alanda çalışıyor. Bunları yapan insanlarımız var, kardeşlerimiz var, emekçilerimiz var, çalışanlarımız var. Bütçe konuşmasında dedim ki, hükümete çağrı yaptım, “bütçeyi çıkarıyorsunuz, asgari ücreti net vergisiz 3 bin 100 lira yapın” dedim. Yapın, bu rakam Türkiye Cumhuriyeti Devletinin kaldırabileceği bir rakam, öyle çok büyük bir rakam değil. Onlar 2 bin 825 lira yaptılar. Bizim bütün belediyelerimizde en küçüğünden en büyüğüne kadar asgari ücreti net 3 bin 100 lira yaptık. Ne kadar güzel değil mi? Çalışana destek veriyoruz değil mi? Üretene destek veriyoruz değil mi? Alın terine destek veriyoruz değil mi? Evet, çalışana, üretene, alın terine destek veriyoruz. Düşünün devasa Türkiye Cumhuriyeti Devleti var, o devletin bir bütçesi var, o bütçe asgari ücreti 2 bin 825 lira olarak gösteriyor, bizim belediyelerimiz, Nurhak Belediyemiz Kahramanmaraş’ta en küçük belediyemiz, bütçesi çok küçük ama asgari ücreti net 3 bin 100 lira. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi vermiyor 3 bin 100 lira, daha çok para var orada. Neden? Biz emeğe değer veriyoruz, alın terine değer veriyoruz. Herkesin kendi ekonomik gücünü güçlendirmesine önem veriyoruz.  


Değerli arkadaşlarım, başka bir şey daha. Hükümete bir çağrı yapmak isterim İzmir’den. İzmirlilerin huzurunda çağrı yapmak isterim. Bizim belediye başkanlarımıza zorluk çıkarmayın, engel çıkarmayın, onlar yasal olarak halka hizmet etmek için ellerinden gelen her türlü çabayı gösteriyorlar. İktidar engel çıkarıyor. Engel çıkarıyor sanıyor ki bir engel çıkardım bunların hizmet yapmasını engelleyeceğim. Hiçbir koşulda siz Cumhuriyet Halk Partisinin kendi beldesindeki yurttaşlara hizmet götürmesini engelleyemezsiniz. Bunu engelleme gücünüzde kapasitenizde yoktur sizin. Biz yapacağız, çalışacağız ve üreteceğiz.
Bakın değerli arkadaşlarım, 5 Şubat 2021, bizim Konak Belediyesi oturuyor, kahveciler bu süre içinde en mağdur olanlar, kahvecilere nakdi yardım yapmak istiyorlar. Belediye meclisine bir karar getiriyorlar. Karara kim karşı çıkıyor biliyor musunuz? AK Partililer. Buradan Erdoğan’a sesleniyorum, AK Partinin Genel Başkanı olan Erdoğan’a sesleniyorum; Konak’ta kahvecilere nakdi yardım yapmak için belediye karar getiriyor, AK Partililer karşı çıkıyor, neden? Kahvecilere ek ödeme, yardım yapılmasına AK Partililer hangi gerekçeyle karşı çıktılar, çıksınlar bize açıklasınlar bütün kahvecilerde bunu dinlesin. Hangi gerekçeyle karşı çıkıyorlar? Tahammül edemiyorlar. Bizim çalışmalarımıza tahammül edemiyorlar. Neden CHP’liler başarılı. Bunun formülü çok basit. İhaleleri saydam yapacaksınız hakkı olana vereceksiniz. Parayı yerinde harcayacaksınız, israf yapmayacaksınız. Harcadığınız her kuruşun hesabını vereceksiniz millete. Londra’daki bir avuç tefeciye 83 milyonu hizmet eder hale getirdiniz siz. İşsizlik diz boyu. 10 milyonu aşkın işsiz var. Kim getirdi? Bunlar birer siyasi tercihtir. Bu siyasi tercihler Türkiye’yi felakete götürüyor. Ekonomik olarak bir buhran yaşıyoruz zaten.
Emin olun Sevgili İzmirliler, Cumhuriyet Halk Partili belediyeler olmasa çok daha büyük olaylar çıkardı. Cumhuriyet Halk Partili belediyeler ihtiyaç sahibi milyonlarca aileye yardım yaptılar, milyonlarca esnafa yardım yaptılar, fakire, fukaraya yardım yaptılar.


Değerli arkadaşlarım, hepinize en içten sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Bu tramvay hattının hayırlı olmasını diliyorum. Güzel bir çalışma. Buca metrosu dolayısıyla Sayın Başkanın uluslararası piyasadan, hazinenin ödediği faizden neredeyse yüzde yüz düşük faizle uluslararası piyasadan kredi sağlaması da İzmir Büyükşehir Belediyesinin ne kadar güçlü bir belediye olduğunu da gösteriyor.
Hepinize en içten sevgiler, saygılar sunuyorum, sağ olun, var olun diyorum değerli arkadaşlarım.