BEYRUT (AA) - Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesi'nin, eski Lübnan Başbakanı Hariri'nin 14 Şubat 2005'te uğradığı suikast davasına ilişkin karar duruşması bugün yapılıyor.

Mahkeme, kararı daha önce açıklamayı planlıyordu ancak başkent Beyrut'ta 4 Ağustos'ta meydana gelen büyük patlama nedeniyle karar duruşmasını ertelemişti.

Ülkedeki 15 yıllık iç savaşın sona ermesine ciddi katkılar sunduğu gibi savaştan sonra 1992 yılında yönetime gelen ve savaşın izlerini silmek için yeniden imara öncülük eden eski Başbakan Refik Hariri, 14 Şubat 2005'te bir ton bomba yüklü araçla suikasta kurban gitmişti.

Hariri suikastının ardından yaşanan protestolar zinciri neticesinde ülke köklü değişimlere sahne olmuş, bu dönem "Sedir Devrimi" olarak tarihe geçmişti.

Lübnanlılar, Beyrut Limanı'ndaki şiddetli patlamanın acısıyla Hariri suikast davasından çıkacak karara odaklandı. Kararın açıklanmasıyla birlikte mevcut ekonomik krizin yanı sıra çeşitli sorunlar yaşanan ülkede mezhepsel yeni bir siyasi krizin çıkmasından ciddi endişe duyuluyor.

Hariri'nin partisi, karara göre tutumunu belirleyecek

Babası Refik Hariri'nin ölümünden sonra siyasete giren eski Başbakan Saad Hariri'nin liderliğindeki Müstakbel Hareketi üst düzey yetkililerinden Mustafa Alluş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Müstakbel Hareketi olarak "Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesi"ne güvendiklerini ve kararın çıkmasının ardından tutumlarını belirleyeceklerini söyledi.

Lübnan'da kararın ardından yeni bir siyasi kriz çıkacağına ilişkin iddialara değinen Alluş, "Ortada işlenmiş bir cinayet var, bu cinayeti işleyenler olduğu gibi onu planlayan siyasi birileri de var." dedi.

Alluş, kendilerinin Hizbullah'a yönelik tutumlarının net olduğunu söyleyerek, "Hariri'yi öldürme gerekçelerinin tümü Hizbullah'ta var. Hizbullah, siyasilerin suikastları dahil içeride ve dışarıda terör eylemlerine başvurmuş bir hizip." iddiasında bulundu.

Kararın BM Güvenlik Konseyine (BMGK) taşınması konusuna yönelik bir soruya da Alluş, şu cevabı verdi:

"Bu BMGK'yi ilgilendiren bir konu, mahkemeyi kuran kendisi ve bu karar da kendisine iletilecektir. BMGK de Lübnan hükümetine veya suçlulara yönelik birtakım adımlar atmalı."

Öte yandan, Hariri'nin de dün akşam duruşmaya katılmak üzere kararın açıklanacağı Hollanda'ya ulaştığı bildirildi.

- "Bu şartlarda ülkenin istikrarına odaklanmalı"

Dürzi lider Velid Canbolat'ın yönetimindeki İlerlemeci Sosyalist Partisi Milletvekili Bilal Abdullah da bu zor dönemde ülke istikrarına odaklanmaları gerektiğini belirtti.

Saad Hariri'nin babasının suikast davası kararına ne tür bir tepki vereceğini tahmin edemediğini dile getiren Abdullah, Hariri'nin her zaman öncelikleri sıralama konusunda hassas olduğunu kaydetti.

Mahkemenin kararıyla ilgili uluslararası toplumdan gelecek reaksiyonlara da işaret eden Abdullah, "Bildiğim kadarıyla suikast davasında suçlananların tümü öldü. Dolayısıyla konunun uluslararası arenada ne tür gelişmelere yol açacağını bilemiyoruz." değerlendirmesinde bulundu.

- Tansiyonun yükselmesi beklenmiyor

Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen gazeteci yazar Kasım Kasir, Hizbullah'ın mahkemeyi "gayrimeşru" gördüğüne işaret ederek, "Hizbullah, mahkemenin meşru bir temele dayalı kurulmadığını, söz konusu mahkemede İsrail ve ABD'ye uzanan boyutlar olduğunu düşünüyor." dedi.

Mahkeme kararıyla Lübnan'da halkı sokağa dökme ve tansiyonu yükseltme çabalarının olduğunu öne süren Kasir, "Ama ülkedeki durum buna müsait değil. Bu nedenle karar uluslararası olarak kullanılabilir ve birtakım kararların çıkarılması için konu BMGK'ye sevk edilebilir." diye konuştu.

Hariri'nin, mahkeme kararıyla büyük bir gerginliğe yol açacak söylemlere başvurmayacağını çünkü bunun nihayetinde kendi çıkarına olmayacağını ifade eden Kasir, şunları kaydetti:

"Hariri, aynı zamanda başkalarının mahkeme kararını kendi çıkarları için kullanmasının önüne geçmek üzere meydanı boş bırakmayacaktır. Bu nedenle kararı tarihi bir gün olarak nitelendirip, suçlu bulunanların teslim edilmesi talebinde bulunur."

- "Hariri suikastı, Lübnan ve bölgesel denklemi hedef almıştı"

Lübnanlı siyaset uzmanı Munir er-Rabih ise "Eski Başbakan Refik Hariri suikastı, Lübnan ve bölgesel denklemi hedef almıştı." dedi.

Mahkeme kararının Lübnan'daki Saad Hariri öncülüğündeki Sünniler için yeni bir fırsat doğurması gerektiğine vurgu yapan Rabih, Sünnilerin ulusal birlik denklemindeki yerlerini almaları için bu fırsatı iyi değerlendirmesi gerektiğini dile getirdi.

Geçen hafta istifasını sunan ve geçici olarak görevine devam eden Hizbullah'a yakın Hassan Diyab hükümetinin Sünnileri temsil etmediğini savunan Rabih, Diyab kabinesinin Şii Hizbullah örgütü ve siyasi müttefiki Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın partisi Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi'nin kontrolünde görev yaptığını ifade etti.

"Hizbullah, ülkede olabilecek bir Sünni-Şii çekişmesinin önüne geçmek için mahkemeyi tanımadığını söylüyor." diyen Rabih, iki mezhebin mensupları arasında herhangi bir gerginlik yaşanmaması için Hizbullah ile Hariri arasındaki iletişim hatlarının açık tutulduğuna işaret etti.

Rabih, Hariri'nin mahkeme kararına ilişkin sergileyeceği tutuma dair ise şunları söyledi:

"Hariri'nin, babasının suikast davasının ailevi veya mezhepsel bir dava olmadığının altını çizerek, bunun ulusal bir dava olduğu yönünde tansiyonu yüksek tutması bekleniyor. Hariri, suikast davasında suçlu bulunanların teslim edilmesi söylemi üzerindeki tutumunu sürdürecektir."

- Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesi nasıl kuruldu?

Refik Hariri, ülkedeki askeri ve istihbari varlığıyla nüfuz sahibi Suriye yönetimiyle ters düşmesinden kısa bir süre sonra 14 Şubat 2005'te bir ton patlayıcı taşıyan bomba yüklü bir araçla düzenlenen suikast sonucu beraberindeki 21 kişiyle hayatını kaybetti.

Hariri'nin öldürülmesinin ardından ülke çapında kitlesel protestolar düzenlendi ve Suriye rejimi, uluslararası baskıların da gölgesinde Lübnan'daki 30 yıllık askeri varlığını sonlandırmak zorunda kaldı.

Şam'ın Lübnan'daki askeri varlığının sona ermesinin ardından, ülke içinde Esed rejimine karşı gelen Lübnanlı farklı isimler faili meçhul cinayetlere kurban gitti.

Lübnan hükümeti, ülkedeki bölünmüşlük ve bu dönemdeki karışıklığı da dikkate alarak, Hariri suikastı konusunu BM'ye devretti. BM Güvenlik Konseyi, 29 Mart 2006'da Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesinin kurulmasına karar verdi.

Hollanda'da bulunan Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesi, Haziran 2007'de statüsünün yürürlüğe girmesinden sonra 1 Mart 2009'da çalışmalarına başladı.

Refik Hariri ile 21 kişinin öldüğü, 226 kişinin yaralandığı saldırının soruşturulduğu dosyada, 297 tanık ifadesi ve 3 bin 131 belge delil olarak bulunuyor.

Mahkeme, 30 Haziran 2011'de Hizbullah örgütü üyeleri olan Selim Cemil Ayyaş, Mustafa Emin Bedreddin, Hüseyin Hasan Anisi ve Esed Hüseyin Sebra hakkında "Hariri suikastını planlamak ve düzenlemek" suçundan tutuklama kararı vermişti.

Mahkemenin tutuklama kararı verdiği 4 Hizbullah üyesi halen bulunamadığı için 2 Şubat 2012'de zanlıların gıyabında yargılanmasına başlanmıştı. Zanlılar için savcıların hazırladıkları iddianamelerin 16 Ocak 2014'te okunmasıyla, 2005'teki Hariri suikastının ilk duruşması gerçekleştirilmişti.

Suikastın planlayıcısı olmakla suçlanan Hizbullah liderlerinden Bedreddin, 2016 yılında Suriye'de öldürülmüştü.

BM Güvenlik Konseyince Hariri suikastını soruşturmakla görevlendirilen mahkemenin, davayı 3 yılda sonuçlandırması planlanıyordu.

Dava sürecinin uzaması nedeniyle 23 Aralık 2017'de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesinin görev süresini 3 yıl daha uzatmıştı.

- Hizbullah, mahkemeyi tanımıyor

Mahkemeyi ve kararını kabul etmeyen Hizbullah örgütü, suikastı İsrail'in işlediğini öne sürerek söz konusu mahkemenin kararlarıyla kendisinden intikam alındığını iddia ediyor.

Lübnan Hizbullahı Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, birkaç gün önceki televizyon konuşmasında Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesinin açıklayacağı karara işaret ederek, şunları söylemişti:

"Karar ne olursa olsun bizim için yok hükmündedir. Hizbullah'ı hedef almak için Uluslararası Lübnan Özel Mahkemesini fırsata çevirmek isteyenler var."