CHP Genel Başkanı Özgür Özel:  6 Şubat'ta 10 ilimizi etkisi altına alan büyük bir depremi hep birlikte yaşadık. Üzerinden 10 ay geçti, yarın onuncu ayı. Dün Gemlik merkezli bir deprem oldu, İstanbul'da da hissedildi ve yine unutulan bir deprem gerçeği herkesin zihinlerine geldi. Yaz aylarında Çevre Bakanı çıkıp şöyle demişti: "Biz gerekirse yazın Meclis'i çalıştırıp gerekli düzenlemeleri yapacağız." Yazın bu konuda kapımızı çalan olmadı. Ekim geldi, bir şeyler yaptılar ama son derece yetersiz. Bugün gelinen noktada çıkardıkları düzenlemeler, dirençli kentler yaratmak için, depreme dirençli bir kent yaratmak için yapılması gereken düzenlemeler açısından son derece yetersiz. Böyle olunca deprem odaklı bir kentsel dönüşüme de hizmet etmeyen bir yaklaşım var. Kamuoyunda kent merkezinde değerli arsa ve arazilerin rezerv alanı olarak ilan edilip, kent yoksullarının yerlerinden edip, bu çalışmalarda da deprem karşısında sınıfsal bir ayrımcılık yapıldığına yönelik çok ciddi eleştiriler var. Bu konuda meslek örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınmadan ezbere ve zenginleri kayıran, yoksulları dışlayan bir çalışma yapılıyor. Bu da doğru bir yaklaşım değil.

İstanbul depremi yaklaşıyor, bu konuda merkezi yönetim ne yapıyor? Süleyman Soylu’nun başını iki elinin arasına alıp yere çöktüğü görüntü hariç kayda değer hiçbir şeyden haberdar değiliz. 21 yıldır ne yapıldığını Meclis'in Deprem Araştırma Komisyonu raporundan aynen okuyorum: "İstanbul'da 1999 öncesi inşa edilmiş 1589 kamu yapısının 1201'i güçlendirilmiş veya yeniden inşa edilmiştir" diyor. Tam 21 yıl... Depremin üstünden 24 yıl geçmiş, 21 yıldır siz iktidardasınız ve 1589 kamu binası güçlendirmesi dışındaki -ki bunun 1281'i bitirilmiş- başka bir şey yaptığınız yok.

İstanbul'da 72 bin 829 riskli yapı tespit edildi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu sorunla mücadele adına dayanıklı ve depreme dirençli İstanbul için toplam 18.8 milyar liralık bir bütçe ayırdı, 52 devasa proje yapıyor. 2019 yılından beri hızlı taramalar ile 110 bin bina ziyaret edildi ve taramaya, teste tabi tutuldu. KİPTAŞ, güncel yapım bedeli 36 milyar lira olan 20 devasa proje yapıyor. Bugüne kadar 62 adet kültür varlığı güçlendirildi, 2 milyar lira bütçe harcandı ve engellenen, çalışma yaptırılmayan belediyelerimiz bir yandan çırpınıyor bir yandan merkezi hükümet onların elini kolunu bağlamaya çalışıyor. Çevre Bakanı da İstanbul'un sorununa bakmak, Hatay'da, Maraş'ta, Malatya'da çadırda yaşayan depremzedelere çözüm üretmek yerine ya da İstanbul'un deprem ve kentsel dönüşüm sorununa kafa patlatmak yerine Kayserispor'un priminin pazarlığını yapıyor.

Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu gayriciddi anlayışa karşı dirençli kentler, sele karşı, yangınlara karşı, afetlere karşı ve depreme karşı dirençli kentleri üretmek için var gücümüzle çalışıyoruz ve şova gelince yapan ama gerçek yapısal reformları sözde bırakan, rantın karşısında halkın güvenliğini ikinci plana iten AK Parti anlayışını milletimize şikayet ediyor, Cumhuriyet Halk Partisi belediyeciliğinin 31 Mart'tan sonra da daha geniş bir coğrafyaya yayılarak daha güçlü bir şekilde devam edeceğinin müjdesini veriyoruz.

DÜN ENFLASYON RAKAMLARI AÇIKLANDI; İKTİDAR SEÇİMDEN ÖNCE BAZ ETKİSİYLE ENFLASYONU DÜŞÜREMEYİNCE GAZ ETKİSİYLE DÜŞÜRMEYE ÇALIŞMIŞ

Başkan Çelebi; ''Halkımız temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda'' Başkan Çelebi; ''Halkımız temel ihtiyaçlarını karşılayamayacak durumda''

Sayın milletvekilleri, hepiniz takip ettiniz dün enflasyon rakamları açıklandı; TÜİK'e göre yüzde 62, ENAG'a göre yüzde 129 enflasyon. İktidar seçimden önce baz etkisiyle enflasyonu düşüremeyince gaz etkisiyle düşürmeye çalışmış ve 25 metreküp doğal gaz yardımı yapmıştı. TÜİK bunu sanki bir ev sadece 25 metreküp harcıyormuş gibi, doğal gaz fiyatını sıfıra indirip hesaplamada yüzde 2.4 enflasyonu düşürmüştü. TÜİK bu ay hesabında doğal gazın metreküp fiyatına yüzde 478 zam hesaplamış. Düşerken yüzde 2.4 puan düşen doğal gaz, yüzde 478 arttığında enflasyona sadece 1,25 puanlık katkı yapmış. Hesabın burasında bile nasıl bir çarpıtma yaptığı ortada.

CEBİNİZDEN PARANIZI ALANLARA MART AYINDA OY VERMEYİN, BUNUN HESABINI SANDIKTA SORUN!

Ama biz vatandaşlarımıza sadece şunu söylüyoruz: TÜİK allem ediyor kallem ediyor, TÜİK yani baş harfleriyle “Tayyip'i Üzmeyen İstatistik Kurumu”, enflasyonu yüzde 62 olarak belirliyor.

Bu 62 atılan bir yalan olarak kalsa günahı boyunlarına ama yarın emeklinin maaş zammı bundan hesaplanacak, çalışanların zammı bundan hesaplanacak, sendikalar masaya oturunca işveren bu rakamı ortaya sürecek. Yani burada devlet eliyle ücretlinin cebinden para çalınıyor. Şimdi soralım: Yüzde 62'ye enflasyon diyorlar, vatandaş baksın; bir yıllık kuzu etindeki artış yüzde 144, dana etinde yüzde 137, üniversite eğitimde yüzde 128, kirada yüzde 112, gazete ve dergide yüzde 112, yiyecek içecekte yüzde 108, ilaçlarda yüzde 104, patates ve yumru bitkilerinde yüzde 92, TÜİK'e göre yüzde 62...

Değerli vatandaşlarımız; eğer enflasyon yüzde 62 ise bunlara inanın ama gerçek enflasyon bunun üzerindeyse, bilin ki, bugün açıklanan rakamlarla ocak ayında alacağınız maaş cebinizden şimdi çalınıyor. Cebinizden paranızı alanlara mart ayında oy vermeyin, bunun hesabını sandıkta sorun!

İTTİFAK ARAYIŞIMIZI TOPLUMSAL TABANA YAYACAĞIZ, MİLLETİMİZLE İTTİFAK YAPACAĞIZ

Son olarak gelelim yerel seçimler ve ittifaklar meselesine.

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı olarak seçildiğim günden itibaren Cumhur İttifakı karşısında tüm muhalefetin, toplumsal muhalefetin, parlamenter muhalefetin bir araya gelmesini ve yerel seçimlerde işbirliği yapmasını savundum. İttifak kelimesini kullanmadım çünkü o kelime yoruldu ve yıprandı. Oysa hem kentler bazında hem de yereldeki Cumhuriyet Halk Partisi'nin örgütlerinin ve diğer partilerin örgütlerinin teşkilatlarının olgunlaştırdığı tüm çözümler karşılıklı kazandıran çözümler olabilir. Bunun için hem bütün topluma hem de siyasi muhataplarımıza çağrılar yapıyoruz. 30 Kasım Perşembe günü, bu kapsamda İYİ Parti'nin Sayın Genel Başkanı Meral Akşener'i heyetimiz ile birlikte ziyaret ettik, onlar da bizi heyetleri ile birlikte karşıladılar. Sayın Akşener'e 81 ilde aday çıkarma noktasındaki Genel İdare Kurulu kararlarından haberdar olduğumuzu, bu kararın gözden geçirilebilir olup olmadığını, mümkünse bunun bir kez daha gözden geçirilmesini önerdim, bunun mümkün olup olmadığını sordum. Müzakereler sırasında “Ne teklif ediyorsunuz?” diye sorulduğunda da şunu söyledik: Bir masa kuralım, oturalım konuşalım, iş birliği yapalım; mümkün olan en çok yerde iş birliği yapıp en iyi sonucu alalım, birbirimize kazandıralım ve Türkiye'ye kazandıralım. Sağ olsunlar çok kıymetli bir ev sahipliği yaptılar, çok verimli, bir saatten fazla süren bir toplantı yaptık ve kendileri bunu Genel İdare Kuruluna götüreceklerini söylediler. Pazartesi günü, dün, Genel İdare Kurulu'nda konu görüşüldü. Genel İdare Kurulu'nun kararı, tüm seçim bölgelerinde tek başına girmeleri yönünde oldu. İlk baştan söylemiştim, “alınacak her iki karara da saygılıyız” demiştim, aynen bu saygımızı muhafaza ediyoruz.

İYİ Parti, Cumhuriyet Halk Partisi'nin geçmişte çok önemli işbirlikleri, ittifaklar yaptığı, 81 il başkanımızı birbirinden ayırmadığımız, gittiğimiz tüm ilçelerde ilçe başkanlarını kendi ilçe başkanımız gibi gördüğümüz, çok kıymet verdiğimiz bir partidir. Ben yakasında güneş gördüm mü, yolda görsem, hemen “İyi bir insanla karşılaştık” derim. Çünkü İYİ Parti'nin seçmenleri gerçekten iyi insanlar; Atatürk'ü seven, ülkesini seven, bayrağını seven insanlar; yani sizin, bizim gibi insanlar. O yüzden bütün örgütümüz ve bütün seçilmişlerimizden talebim şudur: Eski dosttan düşman olmaz. Sakın İYİ Parti GİK'te bir karar verdi diye, İYİ Parti ile bir sıkıntımız olduğunu düşünmeyin. İYİ Parti, iyi insanların partisidir, çağdaş insanların partisidir, bizim kurucumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü seven insanların partisidir; geçmişte birlikte başarılar elde ettiğimiz ve bundan sonra da Türkiye'de birlikte çok şeyi başaracağımız, iyi insanların partisidir.

Bundan sonra ne yapacağız? Bundan sonra ittifak arayışımızı toplumsal tabana yayacağız. Bundan sonra İstanbul'a ihanet edenler İstanbul'a geri dönmesinler diye, Ankara'yı parsel parsel satanlar dönüp kaldıkları yerden devam etmesin diye, Tayyip Bey helikoptere binip Araplara, Katarlılara, Arap şeyhlerine arsalarımızı helikopterden pazarlamasın diye bütün milletimizle ittifak yapacağız.

Bu yol bizim, bu yürüyüş bizim Halk Partililerin tek başına yürüyeceği bir yol değildir. Bütün milletimizi ranta karşı, talana karşı halkçı belediyecilikte birleşmeye davet ediyorum.