Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, mevcut eğitim döneminde başarısız olduğu için ücrete mukabil yaz okuluna giden üniversite öğrencileri ile ücreti tahsil eden üniversiteleri yakından ilgilendiren emsal bir karara imza attı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, aynı derslerin ücretsiz olarak bir sonraki dönem alttan alınması mümkünken ücretli olarak yaz okulu ile bedel tahsil edilmesi isteğe bağlı olduğu için haksız şart teşkil etmez dedi.
İçtihat Bülteni’nden edinilen bilgiye göre, davacı vekili; davalı üniversitede öğrenci olan müvekkilinin 2008 yılı ilk ve ikinci öğretim dönemi ücretini ödemiş olmasına rağmen kendisinden yaz okul ücreti adı altında 3.900,00 TL daha tahsil edildiğini, aynı şekilde 2009 yılında da başarısız olduğu dersler için 1.224,00 TL yaz okulu ücreti ödediğini, Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK) Genel Kurulunun 15.09.2008 tarihinde verdiği kararla 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun Ek 10 maddesine göre vakıf üniversitelerinde okuyan öğrencilerden daha önce alıp da başaramadığı ve yeniden alması gereken ve ücretleri ödenmiş alt sınıf dersleri için yeniden bir ücret alınmasının uygun olmadığına karar verildiğini ileri sürerek sebepsiz zenginleşme nedeniyle toplam 5.124,00 TL bedelin davalından faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etti.
Davalı vekili; müvekkilinin Yaz Okulu Yönetmeliği ile düzenlenen bu uygulama çerçevesinde tüm yaz dönemi boyunca ekstra mesai, akademik personel ve bina temini gibi külfetlere katlandığını, yaz okulunda alınan ders ücretinin ise yıl içerisindeki ücretten farklı olmadığını, bu nedenlerle yaz okulu için ödenen ücretin iadesi talebinin haksız olduğunu belirterek davanın reddini savundu.
İlk Derece Mahkemesi davanın kabulüne karar verdi
İzmir 5. Tüketici Mahkemesi 26.01.2016 tarihli kararı ile; davacı öğrencinin bütün derslerden istenen başarıyı sağlayamaması üzerine 2008 ve 2009 yıllarında yaz okulu nedeniyle ücret alınmasının haksız şart teşkil ettiği, zira bu dersleri sonraki dönemde ücretsiz alabileceği ve bu durumun eşdeğer hukuki bir durum oluşturduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verdi.
Yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulundu.
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi kararı bozdu
Temyiz incelemesi neticesinde Yargıtay 13. Hukuk Dairesi, "Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı öğrencinin davalı Üniversitede öğrenim gördüğü 2007-2014 yılları arasında başarısız olduğu derslerin 2008 ve 2009 yaz döneminde açılan eğitim programlarında tekrar alması nedeniyle yaz okulu ücreti adı altında davalı tarafından tahsil edilen bedelin haklı olup olmadığına ilişkindir. Yüksek Öğretim Kurulu Başkanlığı’nın 19.06.2012 tarihli kararı ile yıllık ve yarıyıllık sınav takvimi uygulayan tüm yüksek öğretim kurumlarında 2011-2012 akademik yılından itibaren geçerli olmak üzere tüm öğrencilere bütünleme sınav hakkı tanınmasına karar verilmiştir. Davacının davaya konu ettiği dönemle ilgili davalı tarafından başarısız olunan derslere ilişkin bütünleme sınavı hakkı tanınacağına ilişkin yasal bir zorunluluk yoktur. Davacının başarısız olduğu ve bu dersleri ilgili döneme karşılık gelen bir sonraki akademik dönemde dönem ücreti dışında başka ücret ödemeden alma imkanı varken kendi isteği ile isteğe bağlı ve ücretli olarak açılan yaz okulunda almayı tercih etmesi nedeniyle ödediği bedelin iadesini isteyemez. Davalı tarafından alınan ücret usulüne uygundur. O halde mahkemece, açılan davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir...” gerekçesi ile kararı bozdu.
İlk Derece Mahkemesi kararında direndi
İzmir 5. Tüketici Mahkemesi önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verdi. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edildi ve dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşındı.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: "Yaz okulu ile bedel tahsil edilmesi haksız şart teşkil etmez"
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, emsal niteliği taşıyan kararını verirken şu ifadeleri kullandı; "Davacının yaz okuluna katıldığı dönemde yükseköğretim sırasında dönem içerisinde sorumlu olduğu dersleri herhangi bir sebeple veremeyen öğrencilere isteklilik esasına göre ve ücreti karşılığında yaz okulu eğitimi ile bu dersleri tekrar alıp başarıyla geçerek yeni döneme başlama imkânı sağlanmıştır. Davacı da 2008 ve 2009 öğretim yıllarında başarılı olamadığı dersler için yaz okuluna başvurmuş, bedelini ödemek suretiyle eğitim hizmetini almış ve 20.06.2014 tarihinde mezun olmuştur. Ne var ki davacı mezun olduktan kısa bir süre sonra 11.12.2014 tarihinde açtığı bu dava ile; YÖK’ün 15.09.2008 tarihli Genel Kurul kararıyla vakıf üniversitelerinde okuyan öğrencilerden bir önceki eğitim öğretim yılı içerisinde aldığı, bedelini de ödediği ve fakat başarılı olamadığı alt sınıf dersleri için ücret alınmasının uygun olmadığına karar verdiğini ve bu karara göre kendisinden alınan yaz okulu ücretlerinin haksız olduğunu ileri sürmüştür. Nitekim YÖK de söz konusu kararın uygulamada tereddütlere sebep olması üzerine 02.04.2014 tarihinde yeni bir karar almış ve öğrenci başarısız olduğu dersi 15.09.2008 tarihli karar çerçevesinde bir sonraki dönem ücretsiz olarak alabilecekken kendi talebiyle yaz okuluna gitmesi durumunda yaz okulu ücreti ödemesi gerektiği hususu açıklığa kavuşturulmuştur. Yargılama sırasında davacı vekili asıl sorunun dava konusu dönemde öğrencilere bütünleme sınavı imkânının tanınmamış olmasından kaynaklandığını belirtmiş ise de, davalı Üniversite tarafından yapılan uygulama dava konusu dönemde geçerli olan yasal hükümlere dayanmakta olup idare hukuku anlamında bu uygulamanın Anayasal düzenlemelere göre yerindeliğiyle ilgili bir tartışmanın eldeki yargılamanın konusu olamayacağı da açıktır. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde; davalı üniversitenin mevzuat hükümleri çerçevesinde yaz okulu eğitimi sunduğu ve davacının kendi iradesiyle aldığı hizmeti bedelini ödemesi gerektiği aşikardır. Söz konusu uygulama dönemin yasal düzenlemelerine uygun olup taraflar arasındaki uyuşmazlıkta uygulama yeri bulmayan haksız şarta ilişkin tüketici hukuku düzenlemeleri çerçevesinde ve yanılgılı değerlendirmeyle davanın kabulüne karar verilmesinde isabet bulunmamaktadır.”