TÜRKİYE'NİN GERÇEK GÜNDEMİNE ODAKLANMAMIZ GEREKİR

Yeniden Rehaf Partisi Genel Başkanı Dr. Fatih Erbakan, 104 emekli amiralin bildirisine ilişkin "Türkiye maalesef muhtıra ve darbeler geçmişi olan bir ülke. Dolayısıyla bu bildiri şu anda siyasete, millet iradesine, hükümete bir müdahale, bir ihtar, bir muhtıra anlamı taşıyabilecek bir bildiridir. Millet iradesi üzerinde hiçbir beşerî bir gücün bulunamayacağını, bunun kabul edilemeyeceğini açıkça ifade ediyoruz. Bunun yanında Türkiye'nin gerçek gündemine, vatandaşın sıkıntısına derdine de odaklanmamız gerekir.' dedi.

Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, Genel Merkezimizde gerçekleştirilen haftalık olağan basın toplantısında yaptığı açıklamada, vatandaşı asıl gündeminin ekonomi olduğunu dile getirerek "Türkiye'nin gerçek gündemine vatandaşın derdine, sıkıntısına odaklanmamız gerekir dedi

Yoksul Hane Sayısı 1 Senede 2’ye Katlandı

Genel Başkan Fatih Erbakan şunları söyledi:"Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü”nün 2020 yılı faaliyet raporuna göre; 2019'da ülkemizde 3 milyon 282 bin hane sosyal yardım almış iken, 2020'de 6 milyon 630 bin hane sosyal yardım aldı. Yani sosyal yardıma muhtaç hane sayısı bir yılda yüzde 102 arttı. 6 milyon 630 bin hanenin sosyal yardım alması demek, Türkiye’de 30 milyondan fazla insanın, yani nüfusun %40’ının sosyal yardıma muhtaç olması demektir. Yine 2019'da toplam “688 bin haneye” gıda yardımında bulunulmuş iken, 2020’de “1 milyon 154 bin haneye” gıda yardımı yapılmış; yani gıda yardımı da 1 senede 2 katına çıkmış. Bu Türkiye’de açlık artıyor anlamına gelir."

Kamu İhaleleri Şeffaf ve Adil Yapılmalı

Kamu ihalelerinin şeffaf olmayan ve ihalesiz biçimde kapalı kapılar arkasında verilmesini de eleştiren Genel Başkan Fatih Erbakan bunun hakla ve hukukla adaletle bağdaşmadığını söyledi:"Tam “5 milyar TL” yani eski parayla 5 katrilyon bedelli, Antalya, Ordu, Şanlıurfa şehir hastanelerinin yapımı; Kamu İhale Kanunu’nun deprem, yangın, sel gibi olağanüstü hallerde “pazarlık usulüyle” verilmesini sağlayan 21/b maddesi uyarınca, “3 tane imtiyazlı firmaya” ihalesiz şekilde, şeffaf olmayan bir biçimde, kapalı kapılar arkasında verildi.  İşsizlerimizin sayısı 11 milyonla Yunanistan’ın nüfusunu aşmışken, üniversite diplomalı işsizler ordumuz 1,5 milyona yaklaşmışken, halkın %40’ı sosyal yardıma muhtaç, 4’te 1’i elektrik faturasını ödeyemezken, diğer taraftan bir avuç imtiyazlıya devletin kaynaklarının, milletin parasının su gibi akıtılması, milyarlık işlerin sadece birkaç firmaya ihalesiz, pazarlık usulüyle verilmesi, aynı firmaların aldıkları ihalelerin finansman maliyetinin Devlet tarafından üstlenilmesi, hakla, hukukla, adaletle, mantıkla açıklanamaz bir yanlıştır."

Yeniden Refah'ın Çözüm Önerisi

Yeniden Refah Partisi bu iç karartıcı haberlerin üzerine “ümitsizliğe kapılmaya gerek yoktur, çare vardır, bu tablodan kurtulmak mümkündür” diyen Genel Başkanımız Dr. Fatih Erbakan, çözüm önerisi olarak; kamuda israf ve savurganlıktan vazgeçilmesi, Denk Bütçe gerçekleştirilip, faiz giderleri azaltılması, “Paylaşımda Adalet” anlayışının hakim kılınması, partimizin hazırlamış olduğu “Milli Kaynak Paketleri” harekete geçirilmesi ve “Borç-Faiz Ekonomisi” yerine “Üretim-İstihdam-İhracat Ekonomisine” geçiş yapılması bu ekonomik darboğazdan kurtulmak mümkün olabileceğini ifade etti.

Patates Üreticisi de Mağdur

Patates üreticisinin de zor durumda olduğunu belirten Genel Başkan Fatih Erbakan, Covid-19 nedeniyle kapalı olan otel ve lokanta gibi işletmelerin de alım yapmaması nedeniyle patatesler depoda kaldığını Depolardaki 500 bin tona yakın patatesin çürümeye yüz tuttuğunu, TMO acilen devreye girip acilen patates alımı yapmazsa yüz binlerce ton patates çürüyeceği ve çöp olacağı uyarısında bulundu.

Genel Başkan Fatih Erbakan şöyle devam etti: Parti yetkililerimizin ziyaret ettiği Niğdeli patates üreticileri; gübreye, ilaca, tohuma ve elektriğe geçen yıla göre yüzde 100 oranında zam gelirken, patatesi geçen yılki fiyata bile elden çıkaramadıklarını belirtiyorlar. Aracılar, süpermarket zincirleri kazanıyor. Tüketici de patatesi pahalı almak zorunda kalıyor. Ne üretici kazanıyor ne de tüketici ucuza ürün alabiliyor.  Aracıların kazandığı bu sistemde hem üretici mağdur hem tüketici mağdur. Bu aslında Türkiye’deki tarım politikalarının yanlışlığını, üretimden ne kadar uzaklaşıldığını gösteriyor. Biz patates ve tüm tarım ürünlerinde ithalatın durdurulmasını istiyoruz. Türkiye’nin kendine yeten çiftçisi var, Türkiye’nin toprağı var, Türkiye’nin çiftçisi ayakta kalmalı, Türkiye üretmelidir.

'Çin'in Ortadoğu'da Ağırlığını Hissettirmesi Bizim Eksikliğimiz'

Konuşmasının sonunda Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Ankara’yı da kapsayan Ortadoğu başkentlerine yönelik ziyaret turu ve yapılan açıklamalar, imzalanan anlaşmalarıyla bölgede ekonomik, siyasi ve askeri ağırlığını hissettirmeye başladığını, 19 yıldır D-8 Organizasyonu’na, D-60 projesine burun kıvıran iktidarın bu kadar zamanda “İslam Birliği” ve “Yeni Bir Dünya” vizyonuyla gereken adımları atsaydı, bugün Çin’in yaptığı bu hamleleri Türkiye olarak biz yapıyor olacağını vurguladı. Genel Başkanımız, "Bu gelişmeler ekonomi alanında olduğu gibi, dış politika alanında da Millî Görüş’e büyük ihtiyaç olduğunu göstermektedir." dedi.

104 Amiralin Bildirisi Milletin İradesine Muhtıradır

Bir gazetecinin Türkiye gündemini meşgul eden 104 emekli amiralin darbe iması içeren bildirisini sorması üzerine Genel Başkan Dr. Fatih Erbakan; "Bir defa usul olarak, yöntem olarak, bu açıklama kabul edilemez. Çünkü Türkiye muhtıra ve darbeler, postmodern darbeler geçmişi olan bir ülke.  Dolayısıyla bu şu anda siyasete, millet iradesine, hükümete bir müdahale bir ihtar bir muhtıra anlamı taşıyabilecek bir bildiridir. Millet iradesi üzerinde hiçbir beşerî bir gücün bulunamayacağını, bunun kabul edilemeyeceğini açıkça ifade ettik. Ancak bununla birlikte iktidarın da burada geçmiş yıllarda çok seferde yaptığı gibi bir mağduriyet çıkartması ve bunu iktidarın bir siyasi malzeme haline getirmesi de aynı şekilde kabul edilemez. Mutfaktaki yangın, Kobilerin, esnafın, çiftçinin köylünün, EYT'linin, vatandaşın ekonomik sıkıntısı ekonomik yangını bu vesile ile örtülemez, perdelenemez. Türkiye’nin gerçek gündemine, vatandaşın sıkıntısına derdine odaklanmamız gerekir." ifadelerini kullandı.

Sarıklı Amiralin Kendini Sosyal Medyada Bu Şekilde Afile Etmesi Doğru Değil

Sarıklı amiral tartışmalarına da soru üzerine değinen Genel BaşkanFatih Erbakan  , "Namazını, ibadetini herkesin kendisinin yapması bunu sosyal medyada paylaşıp insanlara göstermesi çok uygun değil. Tabii orduda da olsa hangi kurumda olursa olsun bu ülkede bir insanın namaz kılması takdir edilecek bir şeydir. Şehidi şehit yapan mana, bize asırlar boyunca Kurtuluş Savaşı ve Çanakkale zaferi de dahil olmak üzere bu zaferleri kazandıran bu destanları yazdıran mana ruh; aslında namazın içinde gizli, bizim inancımıza gizlidir. Dolayısıyla namaz kılan da inancının gereğini yerine getiren ile mücadele etmek onu kınamak uygun bir davranış değildir. Ancak tabi ki bu şekilde poz verip ibadetini kendi kişisel hayatını sosyal medyada da ifşa etmek uygun bir davranış değil." şeklinde konuştu.

KOBİ’LER  ZOR DURUMDA

Pandemi döneminde devlet desteği alamayan ve banka kredilerine yönlendirilen esnafın sıkıntılı durumu, artık uluslararası basının da gündemine girdi.İngiliz “Financial Times” gazetesi, Türkiye'de özellikle küçük işletmelerin çok zor durumda olduğunu yazdı. Faizlerdeki artışın borçlu küçük işletmeler için çok ağır bir ilave yük getirdiği belirtildi.FT maalesef doğru söylüyor, çünkü 3 milyon KOBİ’nin toplamda 107 milyar dolar borç yükü var ve bu işletmelerin birçoğu borçlarını ödeyemeyerek iflas ediyor…

Bir de şimdi neredeyse %25 faizle kredi almaya kalkarlarsa ki başka çareleri yok, durum maalesef daha da felaket olacaktır…

………………………………………………………..

“YOKSUL HANE SAYISI 1 SENEDE  2’YE KATLANDI”

Aile Bakanlığı’nın 2020 Faaliyet Raporu’nda Türkiye’de halkın ne kadar fakirleştiği itiraf edildi.Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü”nün 2020 yılı faaliyet raporuna göre;2019'da ülkemizde 3 milyon 282 bin hane sosyal yardım almış iken,  2020'de  6 milyon 630 bin hane sosyal yardım aldı…!!Yani sosyal yardıma muhtaç hane sayısı bir yılda yüzde 102 arttı…!!milyon 630 bin hanenin sosyal yardım alması demek, Türkiye’de 30 milyondan fazla insanın, yani nüfusun %40’ının  sosyal yardıma muhtaç olması demektir…!! -2019'da toplam “688 bin haneye” gıda yardımında bulunulmuş iken,  2020’de “1 milyon 154 bin haneye” gıda yardımı yapılmış;

Yani gıda yardımı da  1 senede 2 katına çıkmış…!!

Bu ne demektir ??   Türkiye’de açlık artıyor demektir …!!

……………………………………………………………..

ALIM GÜCÜ DÜŞÜYOR,  GEÇİM DERDİ ARTIYOR …

19 Mart-26 Mart haftasında, sadece bir haftada “toplam tüketici kredileri” 3,5 milyar TL artışla, 686,5 milyar liradan,  690 milyar liraya yükseldi… !!

Bu rakam “1 senede 200 milyar TL” artışa tekabül eder ki bu, fakirleşmenin, yoksullaşmanın, geçim sıkıntısının katlanarak arttığını açıkça göstermektedir…!!

…………………………………………………………………

Bir diğer sayın bakan, Enerji Bakanı  2020 yılında  tam 3,7 milyon abonenin elektriğini zamanında ödeyemediği için elektriğinin kesildiğini açıkladı…

Bu da aşağı yukarı 20 milyonluk nüfusun, yani ülkenin dörtte birinin faturasını ödeyemediği için karanlıkta kalmış olduğu manasına gelir… !!

………………………………………………………

KAYNAKLAR MİLLETE DEĞİL, BİR AVUÇ İMTİYAZLIYA AKIYOR

Tam “5 milyar TL” yani eski parayla 5 katrilyon bedelli, Antalya, Ordu, Şanlıurfa şehir hastanelerinin yapımı;

Kamu İhale Kanunu’nun deprem, yangın, sel gibi olağanüstü hallerde “pazarlık usulüyle” verilmesini sağlayan 21/b maddesi uyarınca,  “3 tane imtiyazlı firmaya”  ihalesiz şekilde, şeffaf olmayan bir biçimde, kapalı kapılar arkasında verildi. 

-İşsizlerimizin sayısı 11 milyonla Yunanistan’ın nüfusunu aşmışken, üniversite diplomalı işsizler ordumuz 1,5 milyona yaklaşmışken,

-Vatandaş 50 kuruşluk bayat ekmek kuyruklarında beklerken,  Ayçiçek yağına güç yetiremezken,

-Adana B. Şehir Belediyesi’nin  200 personel almak için yaptığı duyuruya,  45 bini üniversite mezunu olmak üzere tam 52 bin başvuru olurken,

-Çaykur’un işe alacağı 210 işçi için, tam 23 bin başvuru olurken, 

-Milyonlarca EYT’li feryat ederken, yüzbinlerce atanamayan öğretmen perişan haldeyken,

-7 milyon asgari ücretli açlık sınırı altında maaşla hayatta kalma mücadelesi verirken,

-Çiftçinin TEDAŞ’a, kooperatife olan borçları yüzünden traktörü haczedilirken,

-Halkın %40’ı sosyal yardıma muhtaç, 4’te 1’i elektrik faturasını ödeyemezken,

DİĞER TARAFTAN;

-Bir avuç imtiyazlıya devletin kaynaklarının, milletin parasının su gibi akıtılması,

-Milyarlık işlerin sadece birkaç firmaya ihalesiz, pazarlık usulüyle verilmesi,

-Aynı imtiyazlı firmalara bir de tam 128 kez vergi muafiyeti çıkarılması,

-Aynı firmaların aldıkları ihalelerin finansman maliyetinin Devlet tarafından üstlenilmesi,

Esnafa, çiftçiye, emekliye, öğretmene gelince YOK YOK YOK deyip, imtiyazlılara gelince ÇOK ÇOK ÇOK denilmesi;

Hakla, hukukla, adaletle, mantıkla açıklanamaz bir YANLIŞTIR …!!

İktidar bu yanlışta ısrar etmeye devam ederse, bırakın bir kez daha seçim kazanmayı, seçimlerde barajı dahi geçemeyecek duruma düşer…!! 

………………………………………………………………..

Türkiye’nin ağır borç tablosu ve geri ödemeleri yapamama riski tüm dünya tarafından görülüyor… 

BM Kalkınma Programı’nın (UNDP) raporunda, aralarında Türkiye’nin de yer aldığı 72 ‘düşük ve orta gelirli’ ülkenin borçlarını ödeyemeyebileceğine, küresel borç krizi yaşanabileceğine dikkat çekiliyor.

Dünyadaki 190 ülke arasında her an borç krizine girme riskine sahip ve borçlarını geri ödeyememe görüntüsündeki  72 ülke arasında  Türkiye’nin de yer alması,

Maalesef yıllardır ifade ettiğimiz hane halkı-özel sektör ve devlet olarak, ülke olarak “İFLASA DOĞRU GİTTİĞİMİZ” gerçeğinin uluslararası kuruluşlar tarafından da tescil edilmesi demektir.

……………………………………………………

TÜM BU İÇ KARARTICI HABERLERİN ÜZERİNE YRP OLARAK;

“ÜMİTSİZLİĞE KAPILMAYA GEREK YOKTUR, ÇARE VARDIR,  BU TABLODAN KURTULMAK MÜMKÜNDÜR” DİYORUZ…

-Kamuda israf ve savurganlıktan vazgeçilirse,

-1 $’lık işler 10 $’a yaptırılmaktan vazgeçilirse,

-Denk Bütçe gerçekleştirilip, faiz giderleri azaltılırsa,

-Kaynaklar, imkanlar adil bir şekilde bölüştürülürse, yerinde kullanılırsa,

- “Paylaşımda Adalet” anlayışı hakim kılınırsa,

-Hele bir de bunların üzerine YRP’mizin hazırlamış olduğu “Milli Kaynak Paketleri” harekete geçirilirse,

- “Borç-Faiz Ekonomisi”, “Beton-Çimento Ekonomisi” yerine “Üretim-İstihdam-İhracat Ekonomisine” geçiş yapılırsa,

BU EKONOMİK DARBOĞAZDAN KURTULMAK MÜMKÜNDÜR…

…………………………………………………………

PATATES ÜRETİCİSİ MAĞDUR

Ülkemizdeki tüm çiftçiler gibi patates üreticisi de feryat ediyor…

Covid-19 nedeniyle kapalı olan otel ve lokanta gibi işletmelerin de alım yapmaması nedeniyle patatesler depoda kaldı. Depolarda 500 bin tona yakın patates var.

Depolarda saklanan patatesler çürümeye yüz tutmuş durumda …

TMO acilen devreye girmeli, acilen patates alımı yapmalı, bu yapılmazsa yüzbinlerce ton patates çürüyecek ve çöp olacak…

Çiftçinin ürünü depoda çürürken, patates marketlerde 3 liraya kadar fiyatla satılıyor…

Oysa TMO ve Tarım Kredi Kooperatifleri bu ürünü 1 liradan alıp, 1 lira 25 kuruşa satışını sağlayabilir. Hem tüketici, hem üretici korunur, hem de ekim alanlarında yeniden patates ekimi sağlanabilir.

Bununla birlikte;

Patates üreticileri;  gübreye, ilaca, tohuma ve elektriğe geçen yıla göre yüzde 100 oranında zam gelirken, patatesi geçen yılki fiyata bile elden çıkaramadıklarını belirtiyorlar.

Aracılar, süpermarket zincirleri kazanıyor. Tüketici de patatesi pahalı almak zorunda kalıyor. Ne üretici kazanıyor ne de tüketici ucuza ürün alabiliyor.

Aracıların kazandığı bu sistemde, hem üretici mağdur hem tüketici mağdur…

àTürkiye’nin patates üretiminde lider konumunda olan ve Mısır’dan yapılan ithalatla gündeme gelen Niğde’de geçen yıl yaklaşık 800 bin ton patates üretimi gerçekleştirildi.

Bu ölçüde üretim gerçekleştiren Niğde’ye patates ithalatı, başta patates üretimi yapan çiftçiler olmak üzere yurttaşlardan yoğun tepki topladı.

Bizim elimizde, depolarda bekleyen 500 bin ton yerli patates varken, yurt dışından ithal patates geliyor…

Yurtdışından patates ithal edilmesi akıl alacak bir durum değildir…!!

Türkiye, dünyanın on tarım ülkesi arasında,  Avrupa'nın bir numarası derken,  diğer taraftan soğanı-patatesi dahi ithal edeceksiniz…!!

Tüm bu sorunlar nedeniyle;

Patatesin 1999 yılında 6,5 milyon ton üretimi varken, 2020 yılında 5 milyon ton civarında patates hasat edilmiştir.  

20 yılda ülkemizde patates üretimi 1,5 milyon ton azalmıştır... !!

Diğer taraftan bu süre zarfında nüfusumuz da 62 milyondan,  83 milyona çıkmıştır…

Bu aslında Türkiye’deki tarım politikalarının yanlışlığını, üretimden ne kadar uzaklaşıldığını gösteriyor…!!

àBiz patates ve tüm tarım ürünlerinde ithalatın durdurulmasını istiyoruz. Türkiye’nin kendine yeten çiftçisi var, Türkiye’nin toprağı var,

Türkiye’nin çiftçisi ayakta kalmalı, Türkiye üretmelidir…!!

Bunun gerçekleştirilmesi için de;

-Çiftçilerin borçları mutlaka uzun vadeli olarak ertelenmeli, faizleri silinmeli,

-Başta girdiler olmak üzere, ürünün satışına kadar olan süreçte, devletin desteği çiftçinin yanında olmalıdır.

-Patates üretiminde kullanılan başta akaryakıt olmak üzere, gübre ve tohum fiyatlarında %100’leri aşan oranlarda artışlar meydana gelmiştir. Bu durum girdilerde önemli fiyat artışlarına neden olmaktadır.

Devlet bu durumun önüne geçmek için gerekli adımları atmalıdır…!!

-Gübre, ilaç, tohum, mazot yanında en önemli girdi maliyetlerinden biri de yer altı kuyularından elektrikle trafolar vasıtası ile çıkarılan sulama suyudur. Zaman zaman ürün tarlada sulama beklerken elektrik faturası ödenemeyince su kesilmekte ve sulama yapılamamaktadır.

Elektrik fiyatları tarım için çiftçinin ödeyebileceği seviyeye çekilmelidir…!!

-Temel tüketim maddesi olan patates ve soğanda serbest piyasa olmaması lazım. Patatesin de diğer temel tarımsal ürünler gibi devlet tarafından bir taban fiyatının belirlenmesinin yararlı olacağını çiftçilerimiz ifade etmektedir.

-Patates ithalatının acilen durdurulması ve ihracattaki kotanın kaldırılması, patates ihracatının serbest bırakılması gereklidir.

-Yerli üretimi karlı hale dönüştürmek şarttır. Bunu sağlamanın yolu da, ürün maliyetini düşürmek ve de ürünün yüksek fiyattan pazarlanmasını sağlamaktır.

Yeniden Refah Partisi olarak her zaman olduğu gibi bu süreçte de çiftçimizin yanında olacağımızı açık bir şekilde belirtiyoruz.

Çiftçimize el uzatılmazsa, çiftçimiz toprağı işleyemeyecek hale gelir,  önümüzdeki yıllarda milletimiz aç kalır...!!

Koronavirüs ile birlikte dünyada tarım ve gıda bütün ülkeler için stratejik ürün olarak öne çıktı. 

Yeni dönemde paranız olsa bile tarım ürünü ithal edemeyeceğiniz bir sürece girildi.

Bu nedenle artık Türkiye’nin ithalat yerine, kendi üreticisini destekleyen politikalara dönmesi hayati öneme sahiptir.

…………………………………………………….

DIŞ POLİTİKA

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Ankara’yı da kapsayan Ortadoğu başkentlerine yönelik ziyaret turu ve yapılan açıklamalar, imzalanan anlaşmalar;

Rusya’dan sonra Çin’in de bölgede ekonomik, siyasi ve askeri ağırlığını hissettirmeye başladığını, yakın zamanda Çin’in bölgede çok önemli bir aktör olacağını gösterdi.

Çin yönetiminin resmi yayın organı tarafından duyurulan ve Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin yaptığı açıklamalarda dile getirdiği “Ortadoğu’da Çözüm, Barış ve İstikrar Stratejik Planı”nın ana hatları şöyle sıralanıyor:

-       Çin, İran ile Suudi Arabistan ve körfez ülkeleri arasında sorunların çözümüne katkı sağlamak ve arabuluculuk yapmaya hazırdır

-       Çin, bölgenin ve bölge ülkelerinin ortak güvenliği, aradaki sorunların uzlaşma ve diplomasi yoluyla çözümü için İran ve Arap ülkelerinin, Körfez ülkelerinin katılımıyla düzenlenecek çok taraflı ve geniş katılımlı uluslararası diyalog konferansına ev sahipliği yapmaya hazırdır.

-       Çin, tüm bölge ülkeleriyle yatırımları hayata geçirmek, finansman sağlamak, projeleri üstlenmek ve ortaklaşa yürütmek üzere Çin-Arap Ülkeleri zirvesinin Pekin’de yapılmasını,

Çin ile “Körfez İşbirliği Konseyi” üyesi ülkeler arasında “Serbest Ticaret Anlaşması” imzalamayı önermektedir

Çin; stratejik düşünen, günübirlik değil uzun dönemli düşünen dış politika anlayışıyla, ekonomik, siyasi ve askeri gücüyle,  aslında Türkiye’nin doldurması gereken alanlara talip oluyor ve mesafe alıyor…!!

Hem bölgedeki krizlerin çözümünde arabuluculuk yapma hem de tüm bölge ülkeleriyle ekonomik-ticari ilişkilerini en üst düzeye çıkartma yolunda çok önemli anlaşmalar imzalıyor.

àWang Yi’nin Ortadoğu turunun zirve noktasını İran ile imzalanan 25 yıl süreli 400 milyar dolarlık stratejik-ekonomik işbirliği ve yatırım anlaşması oluşturdu.

İran 400 milyar dolarlık yatırım karşılığında Çin’e aynı tutarda petrolü indirimli fiyattan satmak için uzun vadeli petrol satışı anlaşması yaptı.

Bu anlaşma ile İran, ABD karşısında daha fazla koz elde ederek, elini önemli ölçüde güçlendirmiş oldu.

à19 yıldır  D-8 Organizasyonu’na, D-60 projesine adeta burun kıvıran iktidar, bu kadar zamanda “İslam Birliği” ve “Yeni Bir Dünya” vizyonuyla gereken adımları atsaydı, bugün Çin’in yaptığı bu hamleleri Türkiye olarak biz yapıyor olacaktık…

Biz ise şu anda, iktidar sürekli “bölgesel güç” olduğumuzu iddia etmesine rağmen, Mısır’la, Irak’la, Suriye’yle, S. Arabistan’la kavgalı bir şekilde, tüm bu gelişmeleri sadece uzaktan seyrediyoruz…

TÜM BU GELİŞMELER EKONOMİ ALANINDA OLDUĞU GİBİ, DIŞ POLİTİKA ALANINDA DA MİLLİ GÖRÜŞ’E BÜYÜK İHTİYAÇ OLDUĞUNU GÖSTERMEKTEDİR.